Telefon
WhatsApp
BAŞHEKİMİ YEDİRMEYECEKLER - BU DA YUMURTA KUYRUĞU

*- ‘ASKIDA YEMEK’ DAYANIŞMASI

 

İhtiyaç sahibi vatandaşlar için “Askıda Yemek” uygulaması sürüyor.

Yapılan bağışlarla ihtiyaç sahiplerine ücretsiz yemek sunulan uygulamayla İzmir’de dayanışma büyüyor.

Askıda Yemek kampanyasına destek olmak için Büyükşehir iştiraki Grand Plaza AŞ’den 0232 2934753 numaralı telefon üzerinden bağlantı kurulabiliyor.

Kent Lokantaları hafta içi saat 11.30’dan itibaren hizmete başlayarak dört çeşit yemekten oluşan menüyü 50 TL’den sunuyor. Lokantalar öğle yemeği programını sürdürürken ramazan ayı nedeniyle iftar yemeği de veriyor.

Kent Lokantalarında menü her gün değişiyor.

Mercimek, sebze, şehriye, tavuk suyu, yayla, ezogelin, domates ya da mantar çorbasına ana yemek olarak orman kebabı, sebzeli köfte, körili fırın but, kıymalı ıspanak, etli nohut, rosto köfte, tencere güveci, tavuk sote, kıymalı bezelye ya da kuru fasulye eşlik ediyor.

Yanında ise şehriyeli pirinç pilavı, arpa şehriye pilavı, bulgur pilavı, makarna ya da pirinç pilavı var.

Tatlı olarak revani veya Kemalpaşa tatlısı sunuluyor.

Mevsim salata, yoğurt, elma veya portakal da menünün içinde yer alıyor. Ekmek, su, iftariyelik mutlaka her menüde bulunuyor.

 

*- YAZDIK, 11 BİN KİŞİ BAŞVURDU

 

Bu arada, Menemen Koyundere bölgesinde inşa edilecek 3 bin 100 sosyal konut için bilgilendirmeyi yazmıştım.

‘Kira öder gibi iki yılda ev sahibi olunacak’ diyerek, rakamları verdiğim bu yazının çıktığı gün, 11 bin kişi ilk başvurularını yaptı.

Menemen’de 4 etapta 3 bin 100 konut olacak ama 5 yılda bu sayı 25 bin sosyal konuta ulaşacak.

İzmir’in her yerinde benzer konutlar yapılacak.

Arsa tamamen belediyenin kaynağı ile veriliyor.

Sosyal konutlar ve alt yapı da belediyenin hizmeti.

 

*- ‘BAŞHEKİMİMİZİ YEDİRMEYECEĞİZ’

 

Beşiktaş ve ‘Efsane’ Göztepe’nin milli golcülerinden Nihat Yayöz’ün ‘Futbolcu Hastalığı’ olarak belirtilen, kalçasından ameliyatının sonucunu beklerken, (Ameliyatı, Altaylı Prof. Dr. Mehmet Erduran hocamız yapıyor) Foça Sevdalısı Servet Vural’dan şu notu aldım:

‘Bugün Foça Devlet Hastanesi'ne ilaç yazdırmak için uğradım.

Sabah 9’da polikliniğe giderken, Başhekim Dr. Sami Beyi gördüm.

Tüm hastalarla poliklinikte sohbet etti, el sıkıştı sorunlarını dinledi.

Başhekimimize saldıranların hesabı nedir?

Size Başhekimimizi yedirmeyeceğiz!’

Güzellikler içinde bir de ‘dikeni’ öğrenmiş olduk, aynen ‘güller’ gibi!

Gülü seviyoruz, dikenli olmasına rağmen…

‘Gül’ gibi sevilen bir başhekimimiz herhalde, bazılarına göre ‘dikenli!’

Yani olmayacak işlerini, dileklerini yerine getirmemiş olacak.

Ama güzel tarafı, halkın, Servet Vural gibi kendisine sahip çıkması.

Bir de konu ile ilgili N’ecip Selvi’ye kulak verelim:'

‘Ben hayatımda, bu kadar mütavazi ve naif bir başhekim görmedim. Bugün hastanede bire bir yaşadım.

Tüm çalışanlarından tutun, hastalarla el sıkışıp hal hatır soran, çözüm üreten hekimimizi cani gönülden tebrik ederim.

Adam gibi adam, Allah razı olsun…’

Ben de düzgün Foçalıların aracısı olarak, ‘örnek’ başhekimimizi tanıtmak istedim.

İnternetten araştırdım, bu başhekimimizin adı; Uzm. Dr. Sami Köse…

 

*- SONUÇTA EMEKLİ EDİLDİ…

 

Anımsarsanız, yıllar önce, kendini AKP’nin ağır topu, İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’a bağlamış Urla Devlet Hastanesi’nin bir başhekimi vardı.

Hatta belediye başkan adayı oldu, nal topladı.

Bütün Yarımada halkı, Binali Yıldırım’dan ve İzmir Milletvekilleri ile Hükümetten ‘Urla Devlet Hastanesi’nin bitişiğine ‘Çocuk Hastanesi’ yapılmasını dilekçelerle istedi.

Belirtmeye çalıştığım gibi, yalnız Urla değil, imza toplayanlar arasında, Çeşmeli, Karaburunlu, Güzelbahçeli, Seferihisarlı, Narlıdereli binlerce İzmirli vardı.

İstenilen olmadı…

Bir araştırdık ki, istemeyen karşı çıkan o zamanki, bu başhekim imiş.

Nedeni de, ‘Hastaneye ikinci bir başhekim verilebileceği ve sözde gücünün azalacağı’ imiş…

Halkla birlikte o da kaybetti…

Emekliye sevk edildi…

Keşke kendisine verilen o siyasi güç ile Urla’ya yeni ve güzel hizmetleri getirebilse, söz verildiği halde, yatak ve ameliyathane sayılarını arttırabilseydi.

 

*- ‘YAPMAYIN BE KARDEŞİM!’

 

Erol Altınmekik emekli devlet memuru.

‘Hastalık’ derecesinde çevreci…

Öyle ki, herhangi bir ilçede, çöp bidonlarının yanlış yere konmasından tutun da, yeraltına alınması gerektiğini üşenmeden kaleme alıp başkanlık makamlarına iletmesi ile tanıyorum.

Erol Altınmekik’ten öğrendim:

‘CHP’li İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, AKP’li Büyükşehir Belediye başkanından şikâyetçi olmuş.

Belirttiğine ve benzetmesine göre,  ‘çöp at, izi kalsın!’ taktikleri için şikâyetçi olmuş!

AKP'li başkanın personeli, çöpleri kendi konteynerlerine değil, CHP’nin konteynerine atarken, suçlular görüntülenmiş.’

İnanılacak gibi değil…

Ben bu emri AKP’li Kocaeli Belediye Başkanının verdiğini sanmıyor ve düşünmüyorum.

Kendilerini kraldan çok kralcı sanan, böylece birilerinin gözüne gireceğini sananlar, göz çıkartırken işte böyle yakalanıyorlar.

Yapmayın, etmeyin…

İşinizi yapın sevgili çalışanlar…

Sizlere maaş işinizi yapmanız için veriliyor, birilerine yaranmanız için değil…

 

*-  KORKUNÇ İSRAF

 

Sanıyorum, bana göre ‘manyak’ Trump gündemden hiç düşmeyecek.

Hemen her gün aleyhine yorumlar okuyorum, yabancı medyada da.

Başkan Trump, ikinci döneminin ilk ortak toplantısını, Salı günü kongresine yaptı.

Federal hükümeti yeniden şekillendirmek ve her lafını alkışlayan Cumhuriyetçilerin yardımıyla geçmeyi umduğu yasal öncelikleri ortaya koymak için imzaladığı bir dizi yürütme emri hakkında, yorumculara göre, ‘savaşçı!’ bir konuşma yaptı.

‘Altı hafta önce, bu Capitol'un kubbesinin altında durdum ve Amerika'nın Altın Çağı'nın şafağını ilan ettim’ dedi.

Hızlı ve acımasız eylemlerinden söz etti.

Elon Musk için yine övücü idi.

Musk ve ekibinin tespit ettiği ‘korkunç israf’ listesini saydı, ancak bunların hiçbiri hemen doğrulanamadı ve geçmişte dolandırıcılık ortaya çıkarıldığı iddialarının abartılı olduğu ortaya çıktı.

Şimdi birçok yerde duymadığınız bir ayrıntıyı anlatayım:

Yönetiminin ‘ilk gününde’ market fiyatlarını düşürme vaadine rağmen, yumurta fiyatı, esas olarak kuş gribinin yayılmasını önlemek için milyonlarca tavuğun katledilmesi nedeniyle başkanlığı sırasında önemli ölçüde artmaya devam etti.

Bu arada, ‘Yumurta fiyatının nasıl düşürüleceğine dair henüz bir ayrıntı haberi yok!’

 

*- TAZE ve GÜNLÜK KUYRUĞU

Peki ‘yumurta’ ile ilgili bizde durum nasıl?

Doğan Prepol İzmir’in Karşıyaka ilçesinde ‘Yumurta’ ile ilgili görüntülü bir haber yapmış.

İşte bu konuda Türkiye’nin gerçeği…

Belki de okuyunca, ‘Amerika gibiyiz!’ diyeceğiz.

Doğan Prepol Poroviç, Emekliler yumurta kuyruğunda!: diyor.

İnanın ben böyle bir kuyruğu ilk kez duyuyorum:

‘Son yıllarda artan mutfak masrafları, emekli vatandaşları temel gıda maddelerine ulaşmak için uzun kuyruklarda beklemeye zorluyor.

Bu durumun son örneği, Foça Açık Ceza İnfaz Kurumu’nun Karşıyaka Satış Mağazası önünde yaşandı.

30’lu paket L boy yumurtanın 120 TL’ye satılması, emeklilerin metrelerce kuyruk oluşturmasına neden oldu.

Mağaza, temel gıda maddeleri sattığı için sürekli olarak kalabalık oluyor. Kuyrukta bekleyen emekli vatandaşlar, Karşıyaka’nın farklı mahallelerinden geldiklerini, kiminin yürüyerek, kiminin ise belediye otobüsüyle geldiğini belirtti.

Perişan durumda olduklarını ifade eden emekliler, kuyruktakilerin yaş ortalamasının 75 ve üzeri olduğunu vurgulayarak, bu şekilde beklemeyi hak etmediklerini dile getirdi.

Ayrıca, Karşıyaka Belediyesi’nden kuyruğun olduğu alana bank koyulmasını talep ettiler.’

Bence kuyruktan da önemlisi, kentin belli yerlerine ‘bankların’ konulması.

Çünkü; belli yaştan sonrası bir yana, hastalar, emekliler, hatta çocuklar ve kadınlar, obezler için mutlaka belirli aralıklarla ana caddeler gibi ara sokak ve mahalle aralarına da oturma grupları konulmalı…

 

*- KORUMAYA BİR ADIM

 

Söylediğimiz nedir?

Gelecek nesillere; temiz, sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya bırakmak, şehrimizin havasını, suyunu, denizini korumak…

Yöneticilerimizin böyle, çevreye, doğaya duyarlı çalışmasını istiyoruz.

Tabii yurttaşlarımızın konuya destek vermesi ve bu yolda göstereceği duyarlılıkla örnek olmaları lazım.

İzmir Büyükşehir Belediyesi atıkların evlerde ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesi çalışmalarını başlatıyor, ayrıştırılmış ambalaj atıkları evlerden toplanarak ekonomiye kazandırılacak.

Avrupa’nın öncülük ettiği kapıdan kapıya atık toplama projesi ile Harmandalı Düzenli Katı Atık Depolama Alanı’na giden ambalaj atıkları ekonomiye kazandırılacak.

Proje ilk olarak; Karabağlar, Narlıdere, Menderes, Bornova, Bayraklı ve Konak’ta seçilen pilot mahallelerde başlayacak.

Belirlenen adreslere, üzerinde barkod bulunan mavi renkli çöp poşetleri dağıtılacak.

Bunun için 60 kişilik ekip oluşturuldu.

Kentte günlük 5 bin 500 ton çöp toplanıyor.

 

*- ACI GERÇEK

 

‘Doğada yok olmayan atıkların geri dönüştürülmemesi veya izole edilmemesi nedeniyle, denizlerimiz, topraklarımız kirleniyor.

Bu da insanların vücuduna taşınıyor.

Dünya, bugün iklim krizi tehdidi altında.

İklim krizi bizleri yok edebilir.

Çünkü etkilerini yakından görüyoruz.

Yağmur yağmıyor, barajlarda su sorunu var.

Her sene bu durum daha da kötüye gidiyor. Su bulmakta zorlanabiliriz. Yine orman yangınları aşırı sıcaklardan kaynaklanıyor.

İklim krizi nedeniyle şehirlerde hayat kalmayabilir.

Dünyaya bıraktığımız atıklar, bizi yok edecek, bunu artık anlamalı ve bilmeliyiz.

İzmir’de başlayan bu süreç iki yıl içinde bütün kente yayılacak.

Umarım bu hizmet, bütün şehirlerimize ve belediyelerimize de yayılır.

Konunun ciddiyetine bilip, sahip çıkarız.

Bence bu konu ile ilgili olarak tüm temizlik ekipleri de aydınlatılmalı, yaptıkları hizmetin, insanlığın geleceği ile ilgili çok önemli olduğunu hissederek yapmaları sağlanmalıdır.

 

*-EĞİTİM ÜZERİNE

 

Recep Özdemir, bilgisini ve aklından geçenleri kağıda dökmüş.

İçini döken Recep Bey, ‘Devamı gelecek!’ dediği yazısında şunları anlatıyor:

‘Bir ülkenin en değerli varlığı yer altı veya yer üstü kaynakları değildir. Milletlerin en değerli varlıkları çocuklarıdır.

Burada en değerli varlık olan çocukların geleceğe hazırlanması, donanımlı bireyler olarak yetişmesi önem arz eder.

Onun içindir ki bazı ülkeler en iyi beyinlerini çocuklarının eğitiminde kullanırlar.

 

*- ZEKİ ÖĞRETMENLER

 

Örneğin Güney Kore. Güney Kore’de öğretmen yetiştiren okullar ülkenin en zeki çocuklarını alırlar.

Koreliler bunu ‘öğretmenlerimiz ne kadar zeki ve iyi yetişmiş olursa geleceğimiz o kadar garanti altına alınmış olur.’ sözüyle anlatırlar. Örneğin biz 1950-1953 yılları arasında Kore savaşında oraya gidip onların özgürlüğü ve komünist sistemden kurtulmaları için savaşmamızla onur duyar bunu her vesileyle anlatırız.

Kurtardığımızı söylediğimiz Kore’nin kişi başına düşen yıllık milli geliri 55.000 dolar civarındadır.

Kore’nin uluslar arası markalarına baktığımızda Samsung, Kia, Hyundai, LG vb..

Bu şirketlerin cirosu milyarlarca doların üzerindedir ve dünyanın her ülkesinde şubeleri, temsilcikleri bulunur.

Kore ekonomide ve uluslararası saygınlıkta elde ettiği bu seviyeyi eğitim anlayışına borçludur.

 

*-  ALMANYA İLE YER DEĞİŞTİRDİ

 

Japonya’ya gelince…

Japonya şu anda dünyanın dördüncü büyük ekonomisidir, üçüncü sıradaydı Almanya’yla yer değiştirdi.

Japonya’da eğitime ve eğitimciye verilen değer Kore’den aşağı değildir. Geçmişte ve şu anda Japonya’da her kademedeki eğitim kurumunda bizdeki anlamıyla hizmetli bulunmaz.

Japon öğrencileri okullarının, sınıflarının, sıralarının tüm temizlik iş ve işlemlerini kendileri yaparlar.

Bu durumdan hiçbir öğrenci ve hiçbir öğrenci velisi de gocunmaz. Öğrenciler bu şekilde sorumluluk bilincine sahip olurlar.

2022 yılında Katar’da yapılan dünya futbol turnuvasında Japon seyirciler maç sonunda ceplerinden çıkardıkları çöp poşetlerine tribünlerin tüm çöplerini doldurup tribünleri pırıl pırıl yapıp örnek bir davranış sergilediler. Bugün tüm bu sebeplerle uluslararası arenada bir Japonun normal pasaportunun saygınlığı bizim yeşil pasaportumuzdan çok daha fazladır.

 

*- HER İSTEK YERİNE GETİRİLMEMELİ

 

Eğitim-gelişim psikologları, çocukların 2-2,5 yaşından sonra ben merkezci duygu ve düşüncelerinin törpülenmesi gerektiğini söyler.

Çocuk dış dünyada kendisinden başka bireylerin de olduğunu öğrenmelidir.

Bu sebeple çocuğun her isteği yerine getirilmemelidir.

Bizim toplumumuzda çocuk merkeze alınır ve çocuğun her arzusu ve isteği yerine getirilmeye çalışılır.

Bu şekilde de bencil-özgeci kişiler yetiştirilir.

 

*- SÖMÜRMEYİ ÖĞRENİYORLAR

 

Geçmişte ve bugün dünyada kader tayin edici İngilizlerdir.

Bunun mutlaka bir sebebi olmalıdır.

Sebebi de İngiliz eğitim sistemidir.

İngiltere’de yatılı eğitim yaygındır.

Çocuk yatağını yapmayı yemeğini yemeyi kısaca her türlü sorumluluk almayı okullarda öğrenir.

Yetişkin birey olduğunda da ülkesinden binlerce kilometre uzaklarda ülkesi için her türlü faaliyette bulunur ve diğer milletlerin kaynaklarını sömürüp ülkesine getirir.”

 

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Anket

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği