Telefon
WhatsApp
İNSAN İÇİN EN BÜYÜK MERTEBE, 'GÜVENİLİR' OLMAKTIR

*- İZMİR YİNE ÖNDE

Turhan Sofuoğlu soruyor:

‘Hala yürürlükte olan 112 Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği'nin ilk taslağının 1997 yılında İzmir'de yazıldığını biliyor muydunuz?’

Bu konuda bir hareket olduğunu şöyle böyle anımsıyorum.

Hatta birkaç idealist doktor bir araya gelip dernek de kurmuşlardı.

Bunlarla tanışmıştım ama ne isimlerini anımsıyorum, ne de yüzlerini…

Demek ki alıcı gözle bakmamışım…

Belki de emekli olmuşlardır.

Hatta konuyla ‘acil tıp’la ilgilenenlerden biri de profesör olmuştu.

Zihnimi kurcaladıkça bulmaya çalışıyorum.

Turhan Sofuoğlu, ‘Bunun ilginç hikayesini aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.’ Diyerek paylaşmış.

Benim için en önemli noktalardan biri de şu:

‘Bu vesile ile yönetmeliğin hazırlanmasında emeği geçenleri ve İzmir Karaca Oteli'ni bizim için hazırlayan Sayın Muzaffer Tağıl'ı sevgi ve saygı ile anıyorum.’ Deyişi…

Muzaffer Tağıl, otelcilerin ve turizmin gerçek duayeni…

Çok yıllar verdiği emeğin karşılığını aldı;

‘İzmir’in göbeğindeki tarihi Atlas Oteli’nin işletimini üstlendi.

Sanıyorum, büyükten de büyük bir başarıya imza atmayı sürdürüyordur.

İşte en basit örneği…

Doktorlar vefa örneğini gösteriyor.

Hem adından söz ediyorlar, hem de verdiği hizmeti…

 

*- UYARIDAN HEMEN SONRA

“1995 Karşıyaka Çiğli sel felaketi ve sonrasındaki ağaçlandırma seferberliğini unutmamak gerekir.

Öncesinde uyardık dinlemediler, sonrasında bir dinleyen Vali geldi İzmir'e..

Hepsine şükran borçluyuz….’ Diye bir anımsatma yapıyor, Turhan Sofuoğlu…

Bu felaketi ve kaybettiğimiz 60’in üzerindeki canlarımızı da üzüntüyle anımsıyorum.

Yeni Tv’de aralıksız 10 saat yayınla durumu nakletmiştik.

Haberleri toplamak ve anında halka duyurmak benim görevimdi.

Bunları bir yana bırakılalım.

Bu felekten üç ya da dört gün falan önceydi;

Ziyaretime bir emekli Orman Mühendisi geldi, Karşıyaka’dan..

‘Derelerin gecekondu ve imar verilmesi sonucu konutlarla doldurulduğunu bunun da bir sel felaketin neden olabileceğini, çünkü ağaçların kesilerek, ormanların da yok edildiğini’ anlattı.

Bu söylenti gazetemizde yazdığım köşede belge olarak duruyor.

Bir ulusal gazetenin başyazarı durumunda olan Rahmetli Güngör Mengi müdürüm de, benim köşemden aldığı notları ve olayı kendi köşesinde yayınladı.

 

*-UNUTMAMALIYIZ

Önemli felaketlerimizden, canımızı yakan, bizi yürekten vuran olay şuydu!

Anımsatayım:

“Dumlupınar denizaltımız içindeki şehitlerle birlikte onlarca yıldır Çanakkale Boğazının derin sularında yatıyor..,

4 Nisan 1953 yılında Naboland isimli gemi ile çarpışması sonucu 86 aslanımızla birlikte Nara Burnu önlerinde batmış, sadece güvertede bulunan 8 yiğidimizden 5 i kurtarılabilmiştir.

Ruhları ŞAD olsun.

Işıklar içinde yatsınlar…”

Bu aslanlarımızı da unutmamalıyız…

 

*- ÜÇ YAŞINDAKİ ÇOCUKLAR

Son zamanlarda bizim yurdumuzun her tarafında felaketler yaşandı,

Depreminden tutun da sel felaketlerine kadar.

Birkaç kişi çırpınıp duruyor bizleri aydınlatmak ve nasıl tedbirler alacağımızı göstermek için.

Daha düne kadar resmi açıklamalar, özetle şöyleydi:

‘Sel felaketi ve fırtınaya karşı tedbirinizi alınız!’

Bu arada Laurent Alfonso fotoğrafıyla kısa ve öz şu mesajı gönderdi;

“İspanya’daki okullar öğrencilere iklim krizi felaketleriyle nasıl başa çıkacaklarını öğretecek!..’

Üç yaşındaki çocuklar, 10 maddelik acil müdahale planı kapsamında orman yangınları ve su baskınları hakkında ders alacak…

Konuyu ‘The Guardian’ gazetesi de ele alarak, sayfalarında önemli bir yer ayırdı.

Umarım bizimkiler da bu yangın ve sel felaketleri konusunu sadece üç beş büyüğe bırakmakla yetinmezler.

İspanya ile konu üzerinde uzmanlar arasında görüşmeler yapılarak, mutluluk için hemen ön çalışmalar yapılır.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok!

Bence bu iki satırlık haber, ‘mükemmel’ nitelikte…

 

*- KARAR VERMEK!

“Kamu veya özel sektörde yönetici veya bir bölümden sorumlu olarak görev yaparken şartlar sizi bazı konularda önemli kararlar vermek zorunda bırakabilir.

Verdiğiniz kararlar sizin veya işinizin kaderinizi değiştirecek düzeyde olabilir.

‘Yanlış yapma endişesiyle’ karar vermekten kaçınmak, kararsız kalmak fırsatların kaçmasına neden olabilir.

Doğru bildiğiniz kararı verin ve kararınızın arkasında durun.

Gerekirse üst yöneticiniz ile saygı sınırları içinde tartışın.

Onu ikna etmeye çalışın.

Göreceksiniz ki aldığınız her doğru karar işyerinde sizin değerinizi ve kendinize güveninizi artıracaktır.’ Diyor, kendisinden söz ettiğimiz Bay Sofuoğlu…"

 

*- KURUMSALLIK NEDİR?

“Yeni bir çay makinası aldık, su kaynayınca konuştu!

‘Su ısındı, şimdi çayınızı demliyorum!’

Sonrada seslendi;

‘İçeceğiniz hazır!’

Bizde ‘helal olsun ne makineymiş?’ dedik.

Oysa, eski makinemiz de aynı işi yapıyordu.

Sadece konuşmuyordu.

Kurumsallık da böyle işte!..

Sen işini en iyi şekilde sessizce yaparsın.

Ama ‘şov yapan’ her zaman alkışı kapar.”

Bu satırlar, daha doğrusu konuşma, ünlü bir akademisyenimizden, yani benden değil..

Ama, ’hayran kaldım!’ diyebilirim.

Tabii herkes memnun olmayabilir.

Örneğin bir dinleyici şöyle diyor:

“Hocam, yazılarınızı ilgiyle izliyorum ve çok beğeniyorum ancak kurumsallığı bu kadar küçümseyip gömmenizi biraz yadırgadım.

Aile şirketlerinin sefil durumuna baktığınızda piyasada çalışanının hakkını gözeten (Sendika zoruyla da olsa) maaşını zamanında ödeyen ve yatırım yapanlar yine kurumsal firmalar.

Sizi takibe devam ediyorum.

Saygılar…”

 

*- DEVAMINDA…

Bir başka dinleyici ve takipçiye göre ise:

“Kıymeti hocam merhaba;

Çalışanların yaptıklarını yüksek sesle dile getirmesi kimi zaman kaçınılmaz bir durum olabiliyor.

Bu durumun doğuşunun en önemli sebebi ise yapılanı göremeyen veya görmek istemeyen bakar kör yöneticilerden kaynaklı.

Bu sebeple ‘bakar kör yöneticileri’ yüksek sesle haykırarak, ‘ben buradayım ve başardım!’ diyerek farkındalık kazanmalarına olanak sağlamak gerek.

Saygılarımla…”

Bir de Muhsin Saatçi’nin sözlerini dinleyelim:

“İstanbul’da 30 yıldır, birçok sektörde birçok firmaya hizmet eden biri olarak, ‘Kurumsal firma var mı?’ derseniz bana; ‘Bir elin parmağını geçmez!’ derim maalesef…”

Konunun özeti bu herhalde…

“Biz AKLIMIZI Yönetir isek; AL BENİ Üreteceğimiz ÜRÜNE YANSIR....

Kolaycılık ve ŞATAFATI seven AKIL Bizi Yönetir ise; KALİTE ve paye

REKLAMCILARA Yansır......”

 

*-TERS GİTME ve DOYGUNLUK

Konunun bir başka yönü şöyle:

"Yönetici, herhangi bir çalışanını ya da ekip arkadaşını, ancak şov yaptığında fark edebiliyorsa ve onun için esas başarı kriteri sadece şovun güzelliğine veya sadece şov odaklı ise; orada bir şeyler ters gitmeye başlamıştır…”

Güven inşa etmek zordur zaman alır, yıkılması ise saniyeler…

Güvenin ve gönülden samimiyetin olduğu her ortam karanlıktaki bir ışık hüzmesi kadar değerlidir.

Başkaları tarafından, ‘çok güvenilir, dürüst insan’ diye anılmakta en büyük manevi doygunluk olsa gerek.

Artık ‘güven ve sadakat yok!’

Maalesef; ‘uyanık!’ olan en üst mertebeye geliyor...

 

*- GÖZTEPE- BEŞİKTAŞ

Beşiktaş nedense bir türlü toparlayamıyor, kendini…

Futbol takımından söz ediyorum.

Bunu bir gün ele alırız.

Bugünlerde ‘Göztepe Futbol Takımından söz ediyorum:

Göztepe kulübünden yapılan açıklama şöyle:

“Teknik Direktörümüz Stanimir Stoilov, Beşiktaş karşılaşmasının ardından değerlendirmelerde bulundu.

‘Bizim adımıza çok değerli bir galibiyet oldu.

Tüm Göztepe ailesini bu başarıdan ötürü tebrik ediyorum.

Bugün sahaya baktığınızda çok akıllıca oynadığımızı düşünüyorum.

İlk golü bulduktan hemen sonra ikinci golü de hızlı bir şekilde attık. Bunun ardından stratejimizde bazı değişikliklere gittik.

Orta alanı daha fazla kapatarak rakibimize fırsat vermemeye çalıştık. Rakibin o bölgede kaybedeceği toplarla kontra ataklar yakalamayı hedefledik.

Hızlı santrforlarımızı kullanmak istedik ve bu plan işe yaradı.

 

*- BEŞİKTAŞ’A GELİNCE

Beşiktaş tehlikeli bir takım;

Bir anlık konsantrasyon kaybınızda bile, hemen pozisyon üretebiliyorlar ve bu da kalenizde gol görmenize sebep olabiliyor.

Bu nedenle maç boyunca çok iyi organize olmaya ve alanları doğru şekilde kapatmaya özen gösterdik.

Ancak santrforlarımızın form durumlarını geliştirmesi gerekiyor!

Çünkü bugün çok fazla gol kaçırdılar.

Bu fırsatları değerlendirebilsek maçı çok daha erken koparabilirdik. Sezon başından beri bu sıkıntıyı yaşamaya devam ediyoruz.

Bu noktada gelişmemiz şart.

 

*- DOĞRU YOL

Genel anlamda bakıldığında takımımız kesinlikle çok disiplinli, organize ve tüm oyuncular taktiksel kuralları eksiksiz şekilde uyguluyor.

Bu da bize başarıyı getiriyor.

Oyuncularımız, biz onlardan ne istiyorsak çok iyi bir şekilde dinliyor ve sahada uyguluyor.

Bir kez daha tüm oyuncularımı ve Göztepe ailesini tebrik ediyorum.”

Göztepe, kulüp olarak Teknik Direktörün açıklamalarını, sosyal medyada paylaşıyor.

Böylece, hem taraftarını bilgilendiriyor, hem de medya mensupları arasında ayırım yapmıyor.

Yani doğru yol…

Orman yolu değil…

Şimdi ise ‘Bu Fırsatı Değerlendirin!’ haberini anlatacak ve yorumlayacaktım.

Yine tren yoldan çıkacaktı,

Yani; kitap gibi bir yazı olacaktı.

‘Kısa kes!’ dediler, ben de uyguluyorum…

*-

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Anket

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği