Telefon
WhatsApp
TRUVA ATLARI AYIKLANDI

*- KAZANAN KONUŞUR

Söz hep kazanandan yana oluyor.

Konuşma, atma tutma hakkı da kazananın.

Rakipsiz kazananlara göre, parti yani CHP, içine yerleştirilmiş truva atlarını ayıkladı ve atmaya başladı partiden.

Hapisteki partililerine sahip çıktı.

Hem de, yine iddialarına göre, tüm ceberut uygulamalara rağmen.

O yetmiyormuş gibi, sürekli laik sistemden yana seküler aydın pozları yapan İlber Ortaylı vs gibi tiplere, çok fazla sayıda trol ordusuna rağmen...

 

*- HEPSİ VAR

Sıradan bir vatandaş, yani partili olmayan Ali Güreli,18-85 yaş aralığında bir trol ordusu, çok sosyalist ayağı yapıp, ‘siyasi İslam’ı savunan mı ararsın, elelemi budala sanan mı?’

Hepsi var.

Beni bu süreçte en irite eden, kayyum Gürsel Tekin olmuştu.

İktidarın emrine girip 5000 polisle kendi partililerini dövdüren lise terk aksanı bozuk bir Halo dayı. Kimine göre…

‘Ben de Nişantaşı çocuğuyum!’ diye bağıran Burhan Altıntop.

Her gün, görevinin ne olduğunu bilmediği halde, ‘kısa bir görevimiz var, sonra gideceğiz!’ vs diyen, sonunda partiden atılan, hala o ‘parti benim kalbimde’ vs diyen, ortada kalan, üç gün sonra bitecek kayyumluğu sonrası onu kabul edecek herhangi bir partide bulamayacak olan, bu arada geçmişi didik didik edilmiş deşifre olmuş, bundan sonraki hayatında korumasız sokağa çıkıp dolaşamayacak biri…

Adam kullanıldığını vs. anlasa da eski partisinde onu belediye başkanı yapmayanlara olan kini ile bu işlere girip gtaltı olmuş, yandaş kanallar ve özellikle Işık cemaatinin TGRT’sine dadanan biri…

Yakında unutulur da, ben onu özleyeceğim.

 

*-MODA KULÜBÜNDEN

Her hukuksuz eylem veya kötü giden, bir konuda açıp bunu seyrediyordum, konu ile alakası olmasa da…  

Bunun vasatlığı, kötü aksanı, tamamı yanlış vurguları, Metroseksüel ayakları, cahilliğine rağmen takındığı entellektüel pozları vs ‘ulan’ diyordum.

Heriflerin transfer edebildiği elemana bak?

Garip bir şekilde hoşuma gidiyordu durdukları seviye.

Sıkışınca buram buram Anadolu filan.

Güle güle mor koyun, ‘Moda Deniz kulübüne vs değil de, kaybedenler kulübüne git!’ yakışır sana.

 

*- ZOR ZAMANDA

Ben bu durumda öncelikle sözü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na vereyim.

‘Zindan’ dediği Silivri’deki cezaevinden göndermiş:

“Zor zamanda CHP bir oldu, bütün oldu; kurulan tuzaklara el ele karşı durdu.

Delegelerimizin davetiyle toplanan 22. Olağanüstü Kurultay’da Genel Başkanımız Özgür Özel, geçerli oyların tamamını alarak güven tazeledi.

Partimizin içine nifak sokmak isteyenler kaybetti.

Hukuku sopa olarak kullanıp, milletin gözbebeği CHP’yi parçalamak isteyenler kaybetti.

İktidarın kötü oyunlarına alet olanlar kaybetti.

Olağanüstü süreci büyük bir başarıyla yöneten Genel Başkanımızın, örgütümüzden aldığı güçlü destek; emeğinin, adanmışlığının ve cesaretinin nasıl karşılık bulduğunu gösterdi.

Bu sonuçla demokrasi kazandı.

Türkiye kazandı.

Millet kazandı.

Birlikte daha güçlüyüz; yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz…”

 

*- AHLAK, HUKUK, SİYASET

Sıra, koyu CHP’li dediğim, hatta ‘muhalif’ olarak düşündüğün hukukçu Ali Hıdır Uludağ’a geldi.

Bakalım kendisi, her şeye rağmen ne diyor?

“Ahlak, Hukuk ve Siyaset:

Türkiye Nereye Gidiyor?

Türkiye siyaseti, eleştirinin ötesine geçen hakaretler, toplumsal ötekileştirme ve kirli hesaplarla çalkalanıyor.

Ahlak, hukuk ve siyasetin tarihi sıralaması günümüzde tersine dönmüş durumda.

Ahlak, Hukuk ve Siyaset: Hangisi önce geldi?

İnsanlık tarihinde önce hangisi vardı:

Ahlak mı,  hukuk mu, yoksa siyaset mi?

Felsefeye göre üç farklı görüş bulunuyor:

Ahlak Önceliklidir:

İnsan, doğası gereği iyi ve kötü ayrımını yapar.

Aristoteles ve Kant'a göre ahlak, insanın içsel bir yönelimidir.

Bir annenin çocuğunu koruması, yazılı kurallar olmadan var olan ahlakın göstergesidir.

Hukuk Önceliklidir.

 

*- İNSAN İNSANIN KURDUDUR

Hobbes'un ‘İnsan insanın kurdudur’ yaklaşımına göre insanlar çıkarları için çatışır.

Bu çatışmayı bitirmek için kurallar ortaya çıkar.

İlkel kabilelerde su kaynaklarının paylaşımı için yapılan düzenlemeler, hukukun ilk örnekleridir.

Siyaset Önceliklidir:

Machiavelli'ye göre ilk düzen gücün varlığıyla başlar.

Liderler, kimin ne yapacağına karar vererek hem hukuku hem de ahlakı şekillendirir.

Sonuç:

Önce bireyin iç dünyasında ahlak doğar, ardından toplumsal ilişkilerde siyaset, en son ise hukuk ortaya çıkar.

Sıralama:

Ahlak- Siyaset – Hukuk…

 

*- TÜRKİYE'DE TERSİNE DÖNÜŞ

Bugün Türkiye'de bu doğal sıralama tersine dönmüş durumda.

Siyaset, hem hukuku hem de ahlakı baskı altına almış durumda.

Demokratik eleştiri hakkı, hakaret ve aşağılamaya dönüşmüş durumda.

Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden yürütülen saldırılar, siyasi eleştirinin sınırlarını aşıyor.

Kılıçdaroğlu'nun ailesi bile hedef alınarak, toplumsal kutuplaşma derinleştiriliyor.

Bu, siyaset değil ahlaki çöküşün göstergesidir.

Kirli sistem ve Alevi karşıtlığı

Tarih boyunca Alevi-Sünni çatışmalarını körükleyen kirli düzen, bugün Alevi-Alevi çatışmasını tetiklemeye çalışıyor.

Türkiye'nin bürokrasisinde ve büyük sermaye çevrelerinde Aleviler tarihsel olarak dezavantajlı bir konumdayken, Alevilerin ‘hain’ ilan edilmesi, ahlaki değil siyasi bir manipülasyondur.

 

*- AHLAKİ DURUŞUN BEDELİ

CHP ön seçiminde İzmir Buca'da yaklaşık yüzde 80 oyla birinci çıkan İzmir 1. Bölgede de 74 kişi arasında yine Halk tarafından Ön Seçim de 6. Sırada seçilen bir siyasetçi olmama rağmen, ranttan pay istemediğim için belediye başkanı veya milletvekili yapılmadığım kanaati toplumda yaygındır.

Bugüne kadar ne kendim ne de çevrem için çıkar talebinde bulunmadım. Bundan da gurur ve Onur duyuyorum...

Bu, ahlaki ve vicdani duruşumun bir sonucudur.

Ancak bugünkü düzen, doğrulara değil, çıkar ilişkilerine ödül veriyor.

Doğrucu olanlar ötekileştiriliyor...

 

*- KILIÇDAROĞLU'NUN SİYASET ANLAYIŞI

13 yıl boyunca CHP Genel Başkanlığı yapan Kemal Kılıçdaroğlu, mütevazı bir apartman dairesinde yaşamını sürdürdü.

Nepotizme karşı durdu, laik ve demokratik bir sistemi savundu.

Yüz milyonlarca mal varlığı olan siyasetçilerin konuşulduğu bir dönemde Kılıçdaroğlu'nun sade yaşamı ve ilkeli çizgisi dikkat çekici bir örnektir.

Eleştiri haktır,  hakaret ahlaksızlıktır.

Toplumsal Çürümenin Temeli;

Bir toplumda ahlak çökerse, hukuk işlemez...

Medeni Kanun'un 2. Maddesindeki İyi Niyet İlkesi, hukukun temeli olmasına rağmen bugün kağıt üzerinde kalmıştır.

Siyaset, cüzdan üzerine değil vicdan üzerine kurulmadıkça, iktidar ve muhalefet arasındaki kavga sadece halkın zararına olur.

Siyaset cüzdan değil, vicdan olduğunda Türkiye ve dünya düzelir.

Son Söz

Türkiye'de bugün siyaset, hukuku ve ahlakı kontrol eden bir güç haline gelmiştir.

Bu, toplumun temellerini sarsmaktadır.

Gerçek değişim, siyasetin ve toplumun - vicdanı öncelemesiyle- mümkündür.

Güç sahipleri gelip geçer, ancak -Ahlak Kalıcıdır-“

 

*-SESSİZCE ÖLDÜREN

Emekli Ağır Ceza Hakimi- Şair Veysel Gültaş paylaşmış.

Sinirlerimizi biraz olsun gevşetmesi için Veysel Gültaş’ı dinleyelim:

“Usta şairimiz Hüseyin Yurttaş ‘Susuyor Şimdi Zaman’ adlı kitabıyla zaman kavramı ile hayatı sorguluyor.

Yaşlanmak sanatını bilmek ve onu yazıya, özellikle de dizelere dökmek bilgeliğin ustalığıdır.

Ustanın, yapıtındaki dizeler bize şunu öğretiyor;

‘Hayatı seviyorsan zamanı çarçur etme, çünkü hayatın anlamı zamanda gizlidir.

Ağlamak, sızlanmak yok, nasıl yaşadıysan öyle çıkar karşına.

Bir dostla karşılaşıp, hatır/sual ettiğimizde kişi, ‘..eh işte zaman öldürüyoruz…’ der.

Oysa, bizi sessizce öldüren, zamanın kendisidir.

Öyle ki zaman geçip gitmez, zaman kalır biz gideriz bu hayattan.

...

UTANÇ

‘çok yaşayacağım ben’ dedi, dostum,

‘sağlığım yerinde, aslan gibiyim…’

Ansızın yitirdik onu, kalbinin kalleşliğinden,

‘Erken öleceğim herhalde’ diye, kendimi yiyordum şüpheden…

Yıllar geçti, utanıyorum şimdi söylemekten…

Hâlâ yaşıyorum ben… (Hüseyin Yurttaş)

 

*- KAHVEDEN BIKINCA

1908 yılında, Alman mutfağında, Melitta Bentz adlı ev hanımı acı, kumlu kahveden bıktı.

Sürekli kahveyi değişik şekillerde pişirmeye başlıyordu.

Bir sabah basit bir fikir aklına geldi:

Oğlunun okul defterinden bir kağıdı aldı, pirinç tencerenin altına delikler açtı, içine kağıt koydu ve kahve tozunun üzerine sıcak su döktü.

Yaptığı bu kadar basit bir şeydi.

Sonuç?

Hiç bir kahve maddesi olmadan berrak, aromatik bir kahve oluşmuştu.

 

*- DENEK KULLANDI

İlk deneyini o kahveyi misafirlerine içirmek oldu.

Çok beğenilmişti.

Sonuç istediği gibiydi.

Mellita bu küçük mutfak deneyiyle bir devrim yarattı.

Aynı yıl Melitta icadının patentini aldı kocası ve oğullarıyla bir şirket kurdu.

Bu Filtreleri 1920'lerde zaten Avrupa'da yaygınlaşmaya başladı ve tüm Dünyada kabul gördü.

Mellita Laboratuvarda bir bilim adamı değildi, arkasında zengin yatırımcıları yoktu...

Sadece günlük bir sorunu çözmek isteyen bir ev hanımıydı.

Bir asırdan daha uzun bir süredir, Melitta ismi ve markası hala dünya çapında tanınan ve milyonlarca insan güne tam olarak aynı yöntemle başlıyor.

Yani:

Yarın kahvenizin ilk yudumunu içerken Melitta Bentz'i düşünün...

Bu dünyayı değiştiren fikirlerin genellikle sıradan anlarla ortaya çıkan kanıtlardan biri...

 

*-BODRUM’UN SİMGESİ

‘Bodrum’ denilince akla ilk gelen isimlerden Oğuz Alpözen, mücadeleci kimliğiyle tanınıyor.

Asla durmaz!

Sürekli düşünür ve yaratır.

Sık sık kendi görüş ve anlatımlarından yararlandıklarımdandır.

Bakın, yine neleri hatırlatıyor?

“Bodrum Antik Halikarnassos hakkında yazdığım kitap, dört dilde yayımlandı.

Bodrumlunun ‘Kale ardına’ diye kötü gözle baktığı yer, Bodrum'un simgesi oldu.

Başarımın sırrını önsözümde açıkladım.

‘Eğer bugün şövalyelerin kalesi Akdeniz'in en ağaçlı ve çiçekli kalesi ise, içinde de dünyanın en büyük Sualtı Arkeoloji Müzesi bulunuyorsa, bu; 'Türkiye Cumhuriyeti'nin Temeli Kültürdür.' diyen Mustafa Kemal Atatürk öğretisinin sonucudur."

 

*- YILLARCA SÜRER

Süleyman Güven’in gönlünde ‘havacılık’ var.

İleride, mesleğini işini böyle sürdürmeyi düşünüyor.

Süleyman Güven, ‘Parası olanın değil insan kaynağı olanın iş kurabildiği, başarılı olabildiğini geç öğrenen birisi olarak bu söyleme imzamı atıyorum.’ Diyor ve devam ediyor:

‘Fabrika kurmak 3 yıl alır, ama yetenekli bir çalışan yetiştirmek 15-20 yıl sürer!’

Vehbi Koç'un bu sözü, yetenekli insanları doğru pozisyonlara getirmenin önemini vurguluyor.

Şirketler, kabiliyetli insanların omuzlarında yükselir, bu yüzden şahsi kaprislere kapılarak yanlış insanları işe almayın.”

 

*- PATRON ‘EGOLU’ OLUNCA!

Cumhuriyet çocukları bunlar.

Kalkınma hamlesinde o refleks öyle bir çalıştı ki bilgili birikimli yetenekli çalışkan insanlar kullanıldı.

Hem ülke kazandı, hem de bu insanlar.

Ama şu anda bilgiyi yeteneği çalışkanlığı asgari ücretlerle ödüllendirmek beleşe getirmek maalesef ülke gerçeği.

Özgüvenli yetenekli kişilikli insanlar itici geliyor, bazı insanlara.

Bu güzel insanlara çözüm ortağı gibi bakmak yerine ‘SEN ELEMANSIN BEN PATRONUMMMMM..... BEN PATRONUMMMMM’ egosu oldukça o eski günlere dönmek olanaksızdır.

Bir de şu düşünceye göz atalım:

‘Vehbi koç 30 yıl önceki düşünce ile bunu paylaşmış.

Egoların, mevki savaşların, maaş Ölçümlerinin olmadığı.

Makinanın değil insanın değer bulduğu, azmin ve iradenin hesabını çıkarırmış!

2025 bu vizyonda elaman yok.

Ve fabrika 6 ayda kurulur…’

Güzel düşünce ama şunu belirteyim:

Ego da, adam kayırma da, yağcılık da hiçbir zaman yok olmadı, hep vardı ve olacaktır.

Bir sepet meyve ya da bahçesinden incir, ayva getiren, hep bir adım öne geçiyordu, iş yerlerinde…

 

*- ZEKA BULDURDU

Öğretmen sınıfa girdiğinde tavandan sallanan sandalyeyi görünce herkes ‘Şimdi fırtına kopacak!’ diye düşündü.

Ama o sinirlenmek yerine, dudak kenarına kocaman bir gülümseme yerleştirdi.

Tahtaya tebeşirle yazdı:

Mini Sınav – 15 dakika, 30 puan

Sorular:

1. Sandalyenin yerden yüksekliğini santimetreyle ölçünüz. (1 puan)

2. Sandalyenin tavana yaptığı açıyı hesaplama basamaklarıyla birlikte bulunuz. (1 puan)

3. Sandalyeyi tavana asan kahramanın ve suç ortaklarının isimlerini yazınız. (28 puan)”

Yani aslında sınav ne matematikle ne de fizikle ilgiliydi…

Esas mesele, sınıfın ‘yaratıcı dâhilerini’ ifşa etmekti.

Sonunda öğretmen Sherlock Holmes edasıyla sandalyeyi tavana asan öğrenciyi buldu.

Çünkü öğretmen sadece formülleri değil, hayatın ince esprilerini de öğretir.

*-

Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Anket

Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150
Sidebar Alt Kısım İkili Reklam Alanından İlki 150x150

E-Bülten Aboneliği